Samsun'dayım.
Ara tatil için 5 Şubat akşamına uçak bileti aldım İzmir'den Samsun'a.
Eve geldim. Ailem bana güzel çift kişilik bir yatak almıştı. Çok mutlu oldum rahat rahat uyuyabileceğim diye. Buradaki yatağım eski ve tek kişilikti çünkü.
Yattım. Gece 3:50 gibi lavaboya kalktım. Geri yatıp biraz telefonla uğraşırken sallantı hissettim. İzmir'de sürekli deprem oluyordu 3-4 şiddetlerinde, ondan alışmışımdır sallanma hissine diye düşünüp ciddiye almadım. Sonra Mersin'de yaşayan yakın arkadaşım Utku gruba mesaj attı. Mersin'de deprem oldu diye.
Aynı anda hem Samsun'da hem de Mersin'de nasıl deprem olabilir diye düşündüm?
Kıyamet mi geldi yani, biri ülkenin en kuzeyi diğeri en güneyi olan iki ilden bahsediyoruz.
Bir Twitter'a bakayım dedim, anasayfam hep adresini verip enkaz altında kaldığını söyleyerek yardım isteyenlerle doluydu. Allah allah dedim, ne oluyor yahu? Nerede oldu bu deprem böyle, kaç insan etkilendi böyle?
Kandilli'den baktığım kadarıyla deprem 7.4 şiddetinde Kahramanmaraş merkezliydi. Öyle şiddetliydi ki 11 ili ağır etkiledi, ve Samsun'a kadar sarsıntısı geldi.
Maraş, Antep, Hatay, Malatya, Adıyaman, Adana, Osmaniye vb. mahvoldu. Yüzlerce enkaz, binlerce yaralı ve ölü.
6 Şubat 2023, sabah 04:17'de oldu deprem.
Neyse güç bela uyudum geri, sabah 13 gibi annem odama geldi ona uyandım. Ne oldu anne dedim, deprem oluyor galiba kızım dedi.
Odamdaki avizeye bakmaya gelmiş.
Avize yaklaşık 1.5 dakika sallanmaya devam etti.
Bu aynı bölgede olan ikinci depremdi. Artçı değil. Başlı başına büyük bir deprem. O da 7.2 şiddetindeydi.
1500'e yakın artçı deprem oldu o süreçte bölgede. 300 yılın enerji açığı 30 günde ortaya çıktı. Deprem Suriye'yi de etkiledi bu arada.
Tüm dünyadan arama kurtarma ve ilkyardım ekipleri afet bölgesine geldi.
Kendi ülkemizin ekipleri ise çok, çok geç kalmıştı. Büyük bir organizasyonsuzluk ve zaman yönetimi kıtlığı vardı.
Afet durumunda güvenilen kurumlar (afad ve kızılay gibi) halkı büyük hayal kırıklığına uğrattı. Vatandaş vergileriyle alınan afet çadırları parayla halka geri satıldı. Şehirlere ulaşması gereken yardımlar kasti bir şekilde saptırıldı, duyduğumuza göre.
Hatay'a 3 günün sonunda yardım gitti. Kurtulma şansı olanlar da kurtulamadı, çünkü halk kendi başının çaresine bakmaya çalışırken enkaz altından çıkartılan depremzedelere yanlış müdahalede bulundu veya enkazdan çıkanlar hipotermi geçirip vefat etti.
Belirtilen kayıp sayısı 51.000'in üzerinde.
2023 şartlarında hangi ülkede bir doğal afetin sonuçları 51.000'den fazla insanın hayatına mal olabilir ki? Aklım almadı, hiçbirimizin aklı almadı. İnsan canının bu kadar kıymetsiz olması, yarınımızın tamamen bir belirsizlikten ibaret olması pek çoğumuzun psikolojisini altüst etti. Deprem bölgesinde yaşamayanlar olarak da zor süreçler geçirdik, tabii oradaki insanların yanında bizim sürecimiz pamuk gibiydi.
Herkes seferber oldu. Depremden sonraki akşam apartmanca bir sürü çanta hazırladık. Kışlık kazak, pantolon, çorap, battaniye, ayakkabı, bot vs. yolladık. Umarım birilerine yardımı olmuştur.
Ama insanlık o kadara yozlaşmış ki ülkemizde... Türkiye'nin dört bir yanından deprem bölgesine gönderilen yardımları taşıyan tırlar, oradaki eşkıyalarca gasp edildi. O eşyalardan bir çoğu yardıma ihtiyacı olanlara ulaşamadı.
Bazı insanlar saçma sapan bir şekilde yardım paketlerinin arasına abiye, topuklu ayakkabı, saten gecelik, biblo vs. koymuştu. Sanki yardım yollamıyorlar da evlerindeki fazlalıkları boşaltıyorlarmış gibi. Nasıl bir kafa anlamıyorum!
Oysaki orada da bizler gibi insanlar yaşıyordu. Belki bir giydiğini bir daha giymeyen, ikinci el kıyafet asla satın almayacak, belki kardeşinin giydiği kıyafeti bile tekrar kendi giymek istemeyecek kadar titiz insanlar, hassasiyetli insanlar vardı. Seçme şansları olmadan gönderilenleri kullandılar.
Bizlerden daha iyi durumda olan insanlar bile bizlerin yardımlarına muhtaç oldu.
Bazı gönderilen yardım eşyaları da milletin medet umduğu kurumlardan biri tarafından satışa çıkarılmış. Ve hala bu kurumlar faaliyet halinde. Şaka gibi değil mi?!
Ülkenin cumhurbaşkanı, afet sonrası televizyondaki ilk yayınında üzüntü ve endişeden yoksun bir konuşma gerçekleştirdi. Ve üzüntülerini iletmekten ziyade deprem bölgesi dışında, oradaki aksaklıklara çözüm bulmaya çalışan insanları azarlamakla meşguldü. İnanamadık. Git gide dibe battı.
Evini kaybedenlere 10.000TL yardımda bulunacakmış. İnanılmaz. Bu devirde 10.000TL'ye bilgisayar bile alınmıyor. Evini, eşyalarını, arabasını, ailesini kaybeden insanı 10.000TL toparlar mı sanır? Nasıl bir şuursuzluk!
Velhasıl, deprem sonrası tüm okullar bir haftalığına durdu. Ardından üniversiteler online eğitime geçti. Başta geçici sandık. Ama KYK yurtlarına depremzedeler yerleştirildiği için en azından bir dönem kadar KYK yurtları öğrenci barınmasına açılamayacağından okul da açılamayacaktı.
4 yıllık üniversite hayatımın 1.5 yılı pandemi yüzünden, yarım ve son dönemi de deprem yüzünden online oldu.
Halbuki sadece Antalya ilindeki tüm otel ve apartların kapasitesi, ülkedeki tüm KYK yurtlarının kapasitesinden yalnızca 20.000 kişi daha azdı.
Yani yalnızca 2 ilin otel ve apartları vs. depremzedelere tahsis edilse, eğitim ve öğretim böyle sekteye uğramazdı.
Hükümetin vazgeçtiği ilk şey eğitim oldu. Eğitimli insan istemiyorlar. Gözü gören, algısı yeten insan istemiyorlar. Aksi taktirde iktidarda kalamazlar çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder