17 Şubat 2023 Cuma

ah, ne için yaşıyorum dünya!

 kafam çok dolu. 

Türkiye'de büyük bir deprem oldu, yüzyılın felaketi olarak anılıyor. Bu sebeple üniversite hayatımın son dönemini online yapmaya karar verdi hükümet. Çünkü depremzedeleri öğrenci yurtlarına yerleştirmeye karar vermişler. Başka yer yokmuş gibi. 

Neyse.

Bu online oluşa sevinmek ve üzülmek arasında gidip geliyorum. Sevinme sebebim, aile evinde full odak derslere ve veri bilimi eğitimime odaklanabilecek olmam, belki kilo verebilecek olmam. Para harcamam gerekmeyecek belki biriktireceğim de.

Üzülme sebebim de, zaten pandemi sebebiyle 1.5 yıl online eğitim gördük. Şimdi bir dönem daha online olacak. Toplam 2 yılı online geçirmiş oluyorum. Nasıl bir üniversite hayatı bu böyle? Bölük pörçük? 

Ben okul bitince İzmir'de nasıl yaşarım? ı düşünürken ara tatildeyken bir anda okulun online a döndüğünü öğrendim. Şaka mı?

İstediğim zaman dönerim İzmir'e orası ayrı. Ama borçlarım var onları kapatmak için biraz beklemek istiyorum. Ama ne olacak böyle? Kafam allak bullak.

Veri Bilimi eğitimime devam ediyorum. Kursu anlıyor muyum? Verim alıyor muyum? Veri Bilimci olabilecek birisi miyim? diye düşünmekten kafayı yiyeceğim. 

Yeterince yetişkin değilim. Hayata tek başıma göğüs gerebilecek miyim emin değilim. Tepkilerim fevri, kalbim kırılgan, bilinçaltım her an tetiklenmeyi bekleyen bir fay hattı gibi; zihnimi allak bullak edecek deprem pusuda bekliyor gibi. 

Şimdiki Hazal'ı, küçükken düşlediğim "yetişkin Hazal" ile özdeşleştiremediğim için belki de yetişkinmiş gibi hissetmiyorum. 

Bu yaşlarımın hayalini detaylıca kurmadım belki ama kendimi zayıf, zarif, naif, zarif, keyifli, herkesçe sevilen birisi olarak imagine etmiştim yetişkin halimde.

Şimdi dünyaya çemkiren, obez, çirkin, zihninde okb tilkileri halen dolaşan, anksiyeteye baş kaldıran, hangi yöne evrileceğini asla bilmeyen bir Hazal var aynada. Ve bu asla yetişkin Hazal ile örtüşmüyor.

Yetersiz hissediyorum. Hep daha iyisi olabilirdi, daha iyisini başarabilirdim ama yapamadım, elimden gelmedi, imkanlar el vermedi ya da ben aptalım diye düşünüp duruyorum. Yaşayışım; hayallerim ve planladığım yakın geleceğe uymuyor. 

Herkes benden iyi, benden uyumlu, benden güzel, benden mutlu, benden zeki, benden daha kadın gibi geliyor. 

Sevmek ve sevilmekle ilgili problemlerim var. Kimi gerçekten seviyorum ya da sevmiyorum bilmiyorum? İkili ilişkilerde de arkadaşlıklarda da bu böyle. 

Gerçekten iyi bir insan mıyım? 

Tek arzum şu an, bir an önce iyi maaşlı bir işe girip gayet düzenli bir şekilde psikoterapi almak. 

Hayatımda psikoterapi için bu kadar yanıp tutuşan birini görmemiştim kendim kadar. 

İstiyorum çünkü kendimi anlamıyorum. 

Her şeyin bu kadar farkında olup nasıl hayatta gerilerde kalmayı başardım? 

Neden mutsuzum? Ya da mutlu muyum? 

Her şey tek düze, ben kabuğumun içinden çıkmamak için her şeyi kılıfına uyduruyorum. Dönemin online oluşuna bile üzülmedim çünkü bendeniz küçük kurtçuk kozasında inzivaya çekilecek, ancak bu inzivanın sonunda bir kelebeğe dönüşmeyecek. Belki yaprak kurdundan elma kurdu olmaya hak kazanırım; elma, yapraktan daha lezzetli diye de kendimi eylerim. Alıştım kendimi yalan başarılarla mutlu etmeye.

Ama hayat küçük mutluluklarda gizli değil midir? Hayatı çekilebilir kılan güzellikleri görmeyi başaran bir zihin inşa etmekte saklı değil mi? 

Ama neden hep kendimi kendisi tarafından çocuk gibi pışpışlanır gibi hissediyorum? 

Gerçeklikten ve büyümekten uzağım. Kalbim, zihnim çok toy. Her şeyi bildiğimi sanıyorum ama hiçbir şey bilmiyorum.

Yeterliyim diye bağırıyorum ama değilim bu yüzden bana yetersiz olduğumu hissettiren herkese ve her şeye içten içe düşmanım. 

Belki yetersiz değilim ama yeterli olduğuma inanmayan tarafım beni de kendisini inandırmakta çok başarılı.

Bunları, tüm bu soru işaretlerini, belirsizlikleri tek başıma çözemem! Ömrüm kendimi anlamaya çalışarak mı geçecek? Hep çalışacağım ama hiç başaramayacağım! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Şerefsiz

 Öyle sağlam bir hayal kırıklığı oldu ki üzerine durup yazmamışım bile. İnanılmaz geldi şu an bunu fark etmek. Daha garip bir farkındalık va...