Hale ağır ağır gözlerini araladı. Cumartesi sabahına uyanmıştı sonunda. Üç gündür bu günün gelmesini bekliyordu, Kerem birlikte uyuyup uyandıkları gün ona haftasonu için plan yapmamasını söylemişti çünkü.
Mutlulukla ama uyku mahmurluğunun verdiği yavaşlıkla telefonunu eline aldı. Kerem'den mesaj vardı.
"Günaydın güzelim, hadi hazırlan ve bana konum at. Seni almaya geleceğim." yazmıştı.
"Günaydın canım, hemen hazırlanıp haber vereceğim sana. Dört gözle bekliyorum gelmeni." yazıp konum ile beraber yollamıştı.
Kerem kahvesini içerken telefonun bildirim sesiyle irkilip hemen telefonu eline aldı.
Hale'den mesaj geldiğini görünce keyiflendi.
Birbirlerine hislerini açtıkları o günden sonra aralarındaki yeni ilişki durumuna alışmaya çalışıyorlardı. Her ne kadar bu günlere kavuşmayı uzun zamandır bekleseler de Kerem için alışmak hiç de zor olmamıştı. Uzun zamandır hayalini kurduğu bu kadını ezelden beri tanıyor gibiydi ruhu.
Hale ayılıp saçını makyajını yaparken aynada gülümseyen yüzünü fark ettiğinde kendi kendine kahkaha attı. Aşk gerçekten insanı böyle sebepsiz güldürebilir miydi? Böyle güzel bir adama böyle güzel bir aşk beslemek güldürebilirdi ancak. İnanması hala güç gibi gelse de artık Kerem ile birlikte olduklarını düşündükçe içi kıpır kıpır oluyordu Hale'nin. Şirkette bu son üç gündür her fırsatta terasa çıkışları, öğle arasında arkadaşlarını ekmeye çalışıp öğle yemeğini kollamaları ve o bir saati dolu dolu sohbet ederek birbirlerinin ta gözlerinin içine bakarak geçirişleri, asansörde birbirlerini minik minik sevişleri... Ve şimdi birlikte bir gün geçireceklerdi.
Uzun kollu, eteği fırfırlı bir elbise giydi Hale. Eteği dizinin beş parmak kadar yukarısında bitiyordu. Haki yeşili bu elbise saçlarının rengiyle güzel bir uyum yakalıyordu. Giydiği kahverengi çizmeler de elbiseyle çok yakışmıştı. Hazırlanması bitmek üzereyken Kerem'e mesaj attı.
"Sevgilim, hazır sayılırım." yazdı.
Kerem'den hemen mesaj geldi.
"Aşağıdayım."
Kerem haber gelene kadar beklemeyip Hale konum attığı an yola çıkmıştı. Evleri arasında bir yirmi dakika kadar mesafe vardı. Siyah kot pantolon, üzerine bej rengi bir kazak giymişti.
Hale mesajı görünce içi eridi. Hemen çantasını alıp ceketini giyip son bir aynada kendisine bakıp aşağıya indi.
Apartman kapısından çıktıktan sonra etrafa bakındı ve Kerem'in arabasını gördü. Hemen ona doğru yürüdü. Hale'nin apartmandan çıkıp kendisine yürüdüğünü gören Kerem şöyle bir süzdü Hale'yi.
Ve Tanrı kadını yarattı diye düşündü. Şu yüz, şu saçlar, bu kendinden emin yürüyüş... Kadının tanımını yapması gerekse Hale'yi tarif ederdi. Başkası ne düşünürdü Hale için bilmiyordu, mümkünse çok da beğenmemelerini de isterdi. Ama kendisi için şu an Hale'den daha güzeli yoktu. Kalbi onu seçmişti.
Arabanın kapısını açıp indi ve Hale'ye gülümsedi.
Hale yaklaşırken Kerem'in arabadan indiğini gördü. Yüzünde o hayran olduğu gülümseme vardı. İşte yine o gülümseme diye düşündü. Hep gülsün, hep bana gülsün diye geçirdi içinde. Adımlarını hızlandırıp Kerem'in boynuna atladı.
"Aşkım.." dedi uzatarak.
Kerem sıkıca belinden kavrayıp kendisine çekti Hale'yi.
"Hoş geldin güzelim." dedi.
Hale başını geriye alarak Kerem'in gözlerine baktı ve, "Çok mu beklettim? Özür dilerim. Ne zamandır buradasın?" dedi.
Kerem gülümsedi, "Saçmalama ne özrü. Bir an önce gelmek istedim sana işte."
Hale içi eriyerek başını yana yasladı.
"Yerim seni." diyip Kerem'in yanağına uzun kokulu bir öpücük bıraktı.
Kerem bir eliyle Hale'nin yanağını tuttu ve "yesene." dedi yaramaz bir tonda.
Hale kaçak bir gülüşle gövdesini Kerem'in gövdesine vurdu.
Biraz geriye çekilip iki eliyle Kerem'in ellerini tuttu.
"Eee nereye gidiyoruz?" diye sordu.
"Sürpriz. Hadi atla bakalım arabaya." dedi.
Hale hemen koltuğa oturdu ve yerine yerleşti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder