karşılıksız aşk sık sık başa geliyorsa bunun sebebi self sabotage olabilir.
- gerçek bi ilişkiden korktuğumuz için (evet. hiç ilişkim olmadı ve ilişkinin gerektirdiği tüm o şeyleri yerine getirebilir miyim emin değilim. sürekli vakit geçirmek, sürekli irtibatta olmak, cinsellik yaşamak, birlikte bir hayatı paylaşmak. bunları hem çok istiyorum hem de çok korkuyorum. insanın bildiği bataklık bilmediği okyanustan iyidir?)
- açılmaktan korktuğumuz (var. duygularımı, geçmişimi, zihnimdeki en saf düşünceleri paylaşıp yine de anlaşılamamaktan korkuyorum.)
- bi insanın karşısında savunmasız kalmaktan korkmak. (mesela aybükenin karşısında savunmasız kaldım. tüm kalbimi içimi açtım. sonrasında onu kaybetmemek için ona katlandım.)
- bağlılıktan
- fedakarlıktan korkmak
gibi sebeplerden bir ilişki içinde bulunmadan da aşkı hissetmek için karşılıksız aşk güzel bir seçenek gibi duruyor.
uzun vadede faydasız. çünkü:
gerçek bir bağlantı, aidiyet, temas yok. bu yüzden hep aç kalıyor ve tatmin olmuyoruz. ihtiyaçlarımız giderilmiyor. gerçek ilişkinin psikolojik faydalarından mahrum kalıyoruz.
karşılıksız aşk iyi gelmiyor, kötü geliyor.
bazen öz saygı düşüklüğünden de başa gelir. gerçekten sevilebilir bulmuyoruz kendimizi bu yüzden karşılıksız aşk öyküsü tekrarlanıyor. uzaktan, habersiz sevmek.
neden karşılıksız aşka düşüyorum?
- ben ne tip insanlara karşı karşılıksız aşka düşüyorum? hep kendimden zekiler mi? daha başarılılar? daha çekici olanlar? kendimde olmayanı mı arıyorum?
(genelde benden farklı bir hayat tarzı ve ilgilere sahip insanlara çekiliyorum. bu insanların ortak özellikleri entellektüel olmaları. benden farklı oluşları cezbediyor çünkü merak ediyorum. yaşadıkları hayatı, onların merakları ve bildikleri... onlara ilgi duyarsam entellektüel ilgilerine de ilgi duyarım ve bu bahaneyle bunları da öğrenirim gibi bir şey belki? hasan mert en yoğun platonikliğimdi, ingilizcesi anime sevgisi vs benden farklıydı. şu an birey müzisyen, bambaşka ve imrendiğim ancak çok uzak olduğum bir hayat. mete dış görünüş olarak çok idealimdi. karakteristik çok bir şeye özenmedim galiba, aurası başkaydı.)
- hayatımın hangi dönemlerinde buna meyilliyim? öz saygının düşük olduğu dönemlerde buna daha sık rastlanır. kalp kırıkken, öz güven düşükken vb.
(hasan mert'e lise başında tutuldum. yeni bir ortamdı. yalnız mı hissettim? mete üniversite 3'te. aslında mentalim vs. iyiydi. ama bahar aylarıydı. gönül yaylarım gevşemişti. birey de şu an. bahar ayları)
- çocuklukta nasıl bir ortamda büyüdüm?
(büyük ailem tarafından en sevilmeyen çocuk olduğuma inanırdım. dayımlar ve dedem beni sevdiklerini belli etmezdi ama beyza ve bilalle ilgilendiklerini hatırlıyorum bu yüzden kendimi çok değersiz ve sevilmez hissederdim. çekirdek ailemde ise sevildim aslında.)
- sevilebilir olduğuma inanıyor muyum?
(hayır, hala bile düşündüğüme şaşırdığım bir şey bu ve ağzımdan şöyle bir şey çıktı geçenlerde:
"bir erkek beni arzulayabilir buna çok okeyim çok kiloluyken de bu oldu daha zayıfken de, ama bir erkek beni neden sevsin ki? neden beni düşünsün hep?"
çok ilginç. belki arzulandığım gerçeğine temas edip sevilebilirliğimle ilgili hiçbir kanıtım olmadığı için böyle düşünüyorum ama, yine de böyle yanlış bir düşünceye sahip olmak beni üzdü. şaşırttı.)
- bir ilişki yaşamaya hazır mıyım?
(bunu nereden bilirim ki?9
- birisinin karşısında savunmasız olabileceğime inanıyor muyum?
(olurum)
aşkın büyüsü elde edememek ve idealize etmekten mi geçiyor?
aşk karşılıklı bir forma bürününce o idealize hali gidiyor ve gerçekleri görüyoruz.
sevgi farklı bir şekle bürünüp devam eder ya da biter.
idealize etme hali.
karşılıksız aşk çoğu zaman yoğun bir tutulmayı beraberinde getirir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder