Otoparka gelip araba durduğunda ne Hale ne de Kerem inmek için atılmadı.
Gülümseyerek birbirlerine baktılar.
"Hiç çalışasım yok bugün." dedi Hale.
Hale'nin yüzünü perdeleyen saçı işaret parmağıyla kulağının arkasına sıkıştırdı Kerem.
"Ne yapmak isterdin?" diye sordu.
"Yani, galiba bir kendi kendime kalıp dün ve bu sabah yaşadıklarımızı düşünmek isterdim. Böyle tekrar tekrar. Gerçek olduğunu idrak etmeyi başarana dek." dedi çekinerek Hale.
Kerem usulca yaklaşarak Hale'nin yanağına uzun bir öpücük kondurdu. Ardından kucağında ellerini birleştiren Hale'nin elini tuttu.
"Ben seni geçen her dakika gerçek olduğuna inandıracağım." dedi Kerem.
Hale gülümseyerek karşılık verdi.
"Geçelim mi artık?" dedi Hale şirketi kastederek.
Kafasını sallayarak onay verdi Kerem.
Arabadan inip otogarı binaya bağlayan asansöre doğru el ele ilerlediler.
Kerem Hale'nin elini tuttu.
Panikleyen Hale elini çekti.
Kerem'in yüzüne baktığında garipsediğini anladı.
"Ya şimdi daha biz alışamamışken ve hala heyecanını atlatamamışken yani en azından ben, başkalarına ne ara ve nasıl başladığımızı anlatabilecek formda hissedemiyorum. Hem daha ağız birliği yapmadık."
"Nasıl bir ağız birliği?" diye sordu Kerem.
"İşte, aramızda ne zamandır bir şeyler olduğunu ve nasıl birlikte olmaya karar verdiğimizi soracaklar ya."
O esnada asansöre bindiler. Kapı kapandıktan sonra Kerem Hale'yi asansör ile kendisi arasına sıkıştırdı.
"Cevap çok basit, en azından benim için. Tanıdığım andan beri içten içe seninle olmayı istedim, her gün daha da vuruldum." dedi Hale'nin gözlerinin içine baka baka.
Bu cevapla beraber içten içe eridiğini hisseden Hale, "Canım... bende öyle." ve Kerem'in dudağının kenarına bir öpücük bıraktı.
"Ama gerçek dün gece bir anda senin evinde birbirimize açılmamız." güldükten sonra ekledi "Hem... ben yatağına kadar gelmesem senin açılmaya niyetin yokmuş." dedikten sonra şakasına trip atıyormuş gibi dudağını büzdü Hale.
Kerem Hale'nin büzdüğü dudağını öptü ve bu birkaç saniye sürdü.
"Niyetim gayet de vardı, sadece senden emin olmayı bekliyordum." dedi Kerem.
"Ben de senden emin değildim. Yine de cesaret edip ilk adımı atmış oldum. Karşı koyamadım desem daha doğru olur. Neyse, demek ki benim cesaretim olmasa biz şu an bir arada olmayacaktık." dedi Hale munzur bir tavırla.
"Cesaret." dedi Kerem kaşlarını kaldırarak.
"Hangimizin daha cesur olduğunu görmek ister misin?" diye ekledi.
"Ben cevabı zaten biliyorum." dedi Hale. O esnada asansör kapısının açıldığına dair zil sesi duyulduğunda gövdesini hemen Kerem'in gövdesinin baskısından kurtarıp ofise doğru yürüdü.
Kerem arkasından güldüğünü gizlemeye çalışarak ilerliyordu.
Hale ve Kerem kendi masalarına gidip ceketlerinden kurtulurlarken ofisteki en yakın arkadaşları da yanlarına gelmişti.
Birbirlerine kaçak bakışlar atarak arkadaşlarıyla sohbet ettikleri anlar kanlarını kaynatmaya yetiyordu.
İşlerine odaklandıkları bir sürenin ardından Hale kahve almak için kahve barına geçti.
Kendisine kahve hazırlayacakken kafasını doğrultup Kerem'in masasına baktı. Ekrana odaklanmış bir şekilde çalışıyordu. Gülümsedi ve ona da tam sevdiği gibi sütsüz şekersiz bir kahve hazırladı.
Ardından Kerem'in masasına gitti. Kerem kafasını ekrandan kaldırıp masanın yanında duran Hale'ye baktı.
Kaşlarını kaldırarak gülümsedi.
"Bir kahve molasına ne dersin?" diye sordu Hale.
"Harikasın, teşekkür ederim." diyip Hale'nin uzattığı kahveyi aldı Kerem.
Ardından şöyle ekledi,
"Aman dikkat et birileri sevgili olduğumuzu öğrenebilir." dedi.
O sırada tam kahvesinden bir yudum alan Hale şaşkınlıktan kahveyi genzine kaçırdı. Öksürmeye başlayınca kahveleri masaya bıraktı.
Kerem oturduğu yerden kalkıp Hale'nin sırtına vurmak için atıldı.
"Ne oldu? İyi misin?" dedi.
O sırada Hale çırpınarak kafasını sallayıp iyi olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
"Su ister misin?" diye sordu Kerem.
"Ay... yok. Yok iyiyim." dedi Hale yüzü kızarmış bir şekilde.
"Ne oldu sana böyle bir anda?" diye sordu.
Hale öksürdüğü için birkaç kişinin dikkatini ikisine çevrilmişti.
Hale etrafını bir kolaçan edip sessizce "Yani, sevgili olduğumuz falan deyince bir şey oldum." dedi.
Kerem gülümseyip Hale'ye biraz yaklaşarak. "Neden? Sevgilim değil misin?" diye sordu Hale'nin gözlerinin içine bakıp.
Hale gülümsedi ve "Sersemsin." dedi ve arkasını dönüp terasa doğru yürümeye başladı. Kerem de onu takip etti.
Terasa çıktılar.
"Eee anlat bakalım, çok odaklanmıştın ekrana. Çağhanlar Holding'in PHP bağlantısıyla mi uğraşıyordun?" diye sordu Hale.
"Hı-hım. Sedat'tan devraldım ama bir sürü hata çıktı. Onlara odaklanmıştım." dedi Kerem.
"E söyle Sedat'a. Onun kodundan çıktı sonuçta hata." dedi ardından Kerem'in tam önünde konuşlanıp gözlerinin içine baktı.
"Yorma o güzel gözlerini sen." dedi gülümseyerek.
"Dediğin gibi yaparım güzelim, merak etme." dedi Kerem de gülümseyerek.
"Sen neler yaptın?" diye ekledi.
"Ben de işte veri tabanındaki sorguları hallettim. Bitmedi ama gün sonuna kadar bitiririm." dedi Hale.
"Süper. Çıkışta bir şeyler yapmak ister misin?" diye sordu Kerem.
"Aslında şahane olurdu. Ama Aybüke'nin ailesi bizde, biraz vakit geçirsem iyi olur." dedi Hale.
"O halde haftasonu için bir plan yapma." dedi Kerem.
Hale'nin gözlerinin içi parladı.
"Neden? Ne yapacağız ki?" diye sordu.
"Zamanı gelince görürsün." dedi Kerem.
"Hm, peki. Haftasonu sizinim beyefendi." dedi Hale.
Kerem bu lafa çıkan türlü türlü sahneyi zihninden geçirdiği kısacık süre içinde Hale'nin yüzünü süzdü.
"Bundan sonra zaten benimsin, sevgilim." dedi Kerem. Etrafa kaçamak bir bakış attıktan sonra Hale'nin belinden tutup yer değişmelerini sağladı. Ardından eğilip Hale'nin dudaklarına bir öpücük bıraktı.
"Sevgilim... Şimdi, burada yapma." dedi Hale gözleri yumulu bir şekilde.
Kulaklarına bir grup insanın konuşma ve gülme sesleri gelince Hale kendini geri çekti.
Grup, dün akşam doğum gününde beraber oldukları insanlardı. Hale ve Kerem'i gördüklerinde yanlarına geldiler.
"Ooo bizsiz kahve keyfi ha? Hayırlı işler." dedi zevzek ... .
"Çağhanlar Holding projesini konuşuyorduk." dedi Hale.
Kerem dönüp Hale'ye bir bakış attı.
Alenen sevgili olduklarını söylemeseler de inkar etmek ya da aksini inandırmak için çaba harcamasına gerek yok diye düşündü.